Doğu Karadeniz Bölgesi’nde sel ve heyelan afetlerinde en çok can kayıplarına neden olan dere yatağındaki yapılaşma Taşkın Risk İdaresi Sayıştay Raporu’na yansıdı. Rapora nazaran Giresun, Rize, Trabzon ve Ordu vilayetlerinde bin 481 yapının riskli olduğu tespit edildi. Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) İnşaat Mühendisliği Kısmı Hidrolik Anabilim Kolu Lideri Prof. Dr. Ömer Yüksek, dere yataklarına yapılan yapıların risk oranına dikkat çekerek “Dere ya da deniz yanına yapılana kar koymaz. Kesinlikle bir biçimde intikamını alır bugün ya da yarın ya da 50 yıl içinde” sözlerini kullandı.
Türkiye’nin en fazla yağış alan bölgelerinden Doğu Karadeniz Bölgesi’nde yaşanan sel ve heyelanlar sonucu en çok dere kenarlarına yapılan binalar ziyan görüyor. Doğu Karadeniz Bölgesi’nin birçok yerinde dere kenarlarına yapılan binalar dikkat çekerken, dere yataklarındaki yapılaşma Sayıştay Raporu’na yansıdı. Yayınlanan taşkın riski idaresi raporunda, Türkiye’de yaşanan taşkınlarda meydana gelen can ve mal kayıplarının sebeplerinden birinin de dere yatakları ve taşkın alanlarındaki yapılaşma olduğu ön plana çıktı. Devlet Su İşleri (DSİ) tarafından yapılan çalışmada Doğu Karadeniz Bölgesi’nde en fazla riskli yapının 611 yapı ile Rize’de olduğu tespit edildi. Yapılan çalışmada Giresun’da 356, Trabzon’da 385 ve Ordu’da 129 yapının riskli olduğu belirlenirken, raporda ayrıyeten dere yataklarına dökülen hafriyatların taşkın riskinin arttırdığına yer verildi.
Trabzon’un Araklı ilçesinde 2019 yılında yaşanan afetin örnek gösterdildiği raporda gereç dökme ihbar sayıları da yer aldı. Gereç dökme ihbar kayıtlarının en fazla olduğu vilayetler sıralamasında Trabzon 85 ihbar ile birinci sırada yer alırken, Giresun 42 ihbar ile ikinci, Rize 28 ihbar ile dördüncü ve Bayburt 13 ihbar ile sekizinci sırada yer aldı.
KTÜ İnşaat Mühendisliği Kısmı Hidrolik Anabilim Dalı Başkanı ve aynı zamanda KTÜ Heyelan Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdür Yardımcısı Prof. Dr. Ömer Yüksek, dere yataklarına yapılan binaların riskine dikkat çekti. Denetimsiz bir yapılaşmanın olduğuna dikkat çeken Yüksek, “2006 ve 2010 yıllarında Cumhurbaşkanımız Başbakan iken, iki tane Başbakanlık genelgesi yayımladı. Bütün kurumlara talimat olarak yayınlanan genelgede özet olarak diyor ki dere yataklarına yapılacak her hangi bir müdahalede Devlet Su İşleri’nin (DSİ) görüşleri alınmalı diyor. İki genelge gerçekten olağanüstü lakin biz ona uymuyoruz. Vahim denetimsiz bir yapılaşma var. Doktora öğrencimin tez çalışması için Zigana’dan Değirmendere’ye kadar arazi çalışması yaptık inanın kimi yerlerde suya akacak yer bırakmadık. Su bir formda bir yerden akacaktır” dedi.
“DERE YA DA DENİZ YANINA YAPILANA KAR KOYMAZ”
Dere yataklarındaki yapılaşmalar ile ilgili çalışmaların yapıldığını, raporların hazırlandığı belirten Yüksek, “Uygulamaya çok geçti mi? Tabi bir kısmı da nakdî. Bir yapı yapmadan evvel en kolay bir yere müdahale etmeden evvel neler olabiliri dikkate alarak mümkünse az müdahale etmek lazım. Bu demek değildir ki kıyılardan ya da akarsu kıyılarından hiç yararlanmayalım değil tabi ki yararlanmak lazım. Doğu Karadeniz Bölgesi bir de sel, taşkın açısından sorunlu çok yağış alan bir yer Türkiye’nin en açık orta yağış alan bölgesi hele Rize’de yıllık iki bin iki yüz milimetreye çıkıyor Trabzon biraz daha az. Arazi çok dik hasebiyle heyelan da tetikliyor. Aslında heyelanla seli ya da taşkını çok daha ayırmamak lazım. Mesela en uç örneği, Araklı Çamlıktepe’de olan olay. İnşaat Mühendisleri olarak inceledik teknik raporda yazdık. Orada direkt heyelan oldu, bizim en korktuğumuz şey baraj yıkılması. Birkaç gün baraj üzere birikti fark edilmedi çok uzak metruk bir yerdeydi sonra birden patladı. Bizim en korktuğumuz taşkın tipi olan baraj yıkılması olayı. Yani bunlar birbirleriyle çok alakalı şeyler. Vatandaşlara bildirimiz; az müdahale etsinler ilgili kurumlardan görüş alsınlar. Burada sorumluluk devlet kurumlarında. Bir yerde bir müdahale olunca Başbakanlık genelgesi var hatırlatıyor lakin uygulamaya geçmiyor. Onu bilmiyorum onu kim uygulatacak Valilik mi? Belediye mi? Onu çok bilmiyorum. Şunu bilelim, dere ya da deniz yanına yapılana kar koymaz. Kesinlikle bir formda intikamını alır bugün ya da yarın ya da 50 yıl içinde. Allah’ın bize sunduğu nimetlerden derelerden, denizlerden yararlanalım onları kullanalım fakat bir taraftan da koruyalım. Gelecek jenerasyonlara daha güzel bir tabiat bırakalım” tabirlerini kullandı.
HEM DERE HEM DE DENİZ KENARINDA 13 KATLI BİNA
Taşkın Risk İdaresi Sayıştay Raporu’nda tespit edilen yapıların dere yataklarında 1. derecedeki riskli yapılar olup su kaynağına aralarının genel olarak 0-5 metre aralığında olduğu belirtildi. Taşkın riskinin azaltılmasına yönelik yapılan çalışmalara karşın Trabzon’un Arsin ilçesindeki Yanbolu Vadisi’nin girişinde hem dere, hem de deniz kenarında inşaat çalışmaları süren 13 katlı bina yaşanabilecek muhtemel tehlikeyi gözler önüne seriyor.
